Macaristan ile Budapeşte’de yine böyle bir hazırlık maçı oynamıştık.
Ertesi gün Güneş Gazetesi’nin manşeti şöyleydi.
“Peşte…Gitmeseydik keşke: 4-1”
Ağır bir yenilgiydi.
Bir başka gazetenin başlığı daha ağırdı.
“Macaristan’dan tornistan: 4-1”
Aradan 32 yıl geçmiş.
Yine Budapeşte’de Macaristan ile yine bir hazırlık maçı oynadık.
Ne Macaristan o günkü Macaristan’dı, ne Türkiye o günkü Türkiye.
Montella’nın gelmesiyle şahlanan ve haziranda Avrupa Futbol Şampiyonası’na grup lideri olarak katılmayı başaran milli takımımız sakin ve kendinden emin oynadı.
Özellikle ilk yarıda kanatlarda Kenan ve Yunus Akgün’le etkili olduk.
Ancak son vuruşlarda başarılı değildik.
Orkun’un Enes’ten çok daha etkili görünmesi santrfor sorununun bir kez daha açığa çıkmasıydı.
Montella’nın önce kadroya çağırıp sonra Ümit Milli Takıma gönderdiği Semih Kılıçsoy konusunda hata yaptığına inanıyorum.
Bu santrfor çaresizliğinde Semih’e şans vermeyeceksin de kime vereceksin?
Semih’in Avrupa Futbol Şampiyonası’na bugünden hazırlanması gerekmez mi?
Neyse ilk yarıda üstün taraf bizdik.
Macarlar sadece bir kez etkili geldiler, onda da Mert Günok’u geçemediler.
İkinci yarıya Macaristan golle başladı. Bir duran topta Enes’in topa elle müdahale ettiğine karar veren hakem penaltı noktasını gösterdi, Szoboszlai tek vuruşu kaçırmadı: 1-0
Yenik duruma düşmesine rağmen millilerimiz önde basarak etkili olmayı sürdürdü.
Rakip kaleye rahat gittik ama gol vuruşlarında başarılı olamadık.
Bunun üzerine Montella Arda Güler ile Yusuf Yazıcı’yı oyuna aldı.
Bu değişikliklerle baskımız daha da arttı.
70.dakikada Kenan ile çok önemli bir pozisyonu değerlendiremedik.
Dakikalar ilerledikçe baskımız arttı.
Özellikle son 15 dakika oyunun tüm kontrolünü ele geçirdik.
Ancak beraberliği sağlayacak golü atamadık.
Ciddi bir hazırlık maçıydı.
İyi oynadık.
Tüm istatistiklerde Macaristan’dan üstünlük.
6’ı isabetli 16 şutumuz var.
Topla oynamada, pas isabetinde hep öndeydik.
Ama yenildik.
Hiç sorun değil.
Millilerimiz iyi yolda ve bu yolun sonu başarıya açık.